20 Ekim 2012 Cumartesi

If clause (type 1, type 2, type 3) Koşul Cümleleri


IF CLAUSES

Türkçe’de “eğer …se” (eğer gelirse …) biçiminde kurulan bu yapı, İngilizce’de birçok biçimde kurulabilir. Okullarda genellikle 3 klasik tipi öğretilir. Bunun dışında bir if clause gören öğrenciler şaşırırlar. Örneğin:
If he didn’t call this morning, then he’s probably away.
Bu sabah aramadıysa o zaman muhtemelen bir yerlere gitmiştir.

If you didn’t study English at school, you won’t understand this book.
Okulda İngilizce öğrenmediysen bu kitabı anlamazsın.

Buradan da anlaşıldığı gibi, if‘li cümleler sadece belli kalıplarda kullanılmaz.

Type 0
Bu tür koşul cümlelerinde cümlenin her iki kısmı da the simple present tense ile kurulur. Daha çok genellemelerde kullanılır. Burada if’in taşıdığı anlam when ya da whenever gibidir:
If you mix yellow and blue, you get green.Sarı ile maviyi karıştırırsan yeşil elde edersin.
Aslında bu cümlenin anlamı, “sarı ile maviyi karıştırdığında yeşil elde edersin.”dir.
If I am tired I go to bed early.Yorgunsam/yorgun olduğumda erken yatarım.
If you pour oil on water it floats.Suya yağ dökers
en, yağ suyun üstünde kalır.
If there is a shortage of any product, the price of that product goes up.Herhangi bir üründen piyasada az varsa o ürünün fiyatı artar.
The flies come in if we open the window.Pencereyi açarsak sinek girer.
If you eat too much, you get fat.Çok yemek yersen şişmanlarsın.
If I have a headache I take an asprin.Başım ağrırsa asprin içerim.
If I have an exam I study hard.Eğer sınavım varsa çok çalışırım.
If I am lonely I write poems.Yalnızsam/yalnız kaldığımda şiir yazarım.

Type I
Meydana gelmesi mümkün olan işler için kullanılır. Ana cümlede belirtilen fiilin gerçekleşmesi, koşul cümleciğinde ifade edilen koşula bağlıdır. Koşul cümleciği present bir zamanda iken ana cümle çoğu kez gelecek zamanda (will) olur:
If I have enough money, I will go to Canada.Yeterli param olursa Kanada’ya gideceğim.
I’ll call you if I need you.Sana ihtiyacım olursa seni ararım.
Dikkat edilecek olursa ana cümle her zaman gelecek zamanmış gibi (… seni arayacağım.)çevrilmeyebilir. Ayrıca, cümleye ister ana cümle ile ister koşul cümleciği ile başlanabilir.
If she comes, I’ll ask her to dance.Gelirse onu dansa kaldıracağım.
If the flat is too expensive I won’t rent it.Eğer daire çok pahalıysa kiralamam/kiralamayacağım.
If I am too tired in the evening I will go to bed early.Akşam çok yorgun olursam erken yatarım.
If it snows tomorrow we will put off the excursion.Yarın kar yağarsa geziyi iptal ederiz/edeceğiz.
Bunlardan başka “emir cümleleri” ve modal’larla da koşul cümleleri kurulabilir:
Close all the windows if it rains.Yağmur yağarsa bütün pencereleri kapat.
Kevin may cause an accident if he doesn’t give up beer.Kevin birayı bırakmazsa kaza yapabilir.
Cümlenin if bölümünde will kullanılabilir, ancak anlamı farklıdır:
1. agree to (kabul etmek)
If the bank manager will grant me a loan, I will buy a house.
Banka müdürü bana kredi verirse (vermeyi kabul ederse) ev alacağım.

2. polite request (nazik rica)
If you will sit down for a moment, I’ll tell the manager that you are here.
Bir dakika oturursanız burada olduğunuzu müdüre söyleyeceğim.

3. habit/insistence (alışkanlık/ısrar)
If you will get drunk every night, it is not surprising you fell ill.
Her gece her gece sarhoş olursan hasta olduğuna şaşmamak lazım.

4. result (sonuç)
If it will make you happier, I will stop smoking.
Eğer seni mutlu edecekse (sonucunda mutlu olacaksan) sigarayı bırakırım.


Type II
Koşul cümleciği the simple past tense ya da the past continuous tense ile kurulurken, ana cümle çoğunlukla would ile kurulur. Bu tür cümleler yapı olarak geçmiş zaman gibi gözükse de, anlam olarak geniş ya da gelecek zamanı ifade eder. Gerçeğe aykırı ve varsayıma dayalı durumları anlatırlar:
If I had several millions, I would take a long holiday.Milyonlarım olsa uzun bir tatile çıkarım.
Yukarıdaki cümle “milyonlarım olsaydı uzun bir tatile çıkardım” olarak da çevrilebilir. Ancak cümleden,“milyonlarım yok, dolayısıyla uzun bir tatile çıkamıyorum” gibi bir anlam çıkmaktadır. Yani varsayıma dayalı bir cümledir.
If I knew where the thief was, I would tell the police.Hırsızın nerede olduğunu bilsem polise söylerim. (ama bilmiyorum)
If it were snowing, the children would wear boots.Kar yağıyor olsa çocuklar bot giyer(di). (ama kar yağmıyor)
If the workers worked hard, they would finish it today.İşçiler çok çalışsalar işi bugün bitirirlerdi.
If the cities weren’t dumbing their waste into the rivers, the waters wouldn’t be polluted.Kentler atıklarını nehirlere dökmese sular pislenmez.
If air travel were cheaper, trains and buses would become obsolete.Uçakla yolculuk daha ucuz olsa tren ve otobüsler tarihe karışır.
Dikkat edilecek olursa, koşul cümleciğindeki özne (air travel) tekildir. Ancak özneden sonra was yerinewere kullanılmıştır. Çünkü varsayıma dayalı ya da gerçeğe aykırı bu tür cümlelerde, özne tekil de olsawere tercih edilir.
Ana cümlede would yerine could da kullanılabilir:
If my mother had some flour, she could make a cake.Biraz unu olsa annem kek yapabilir(di).
Ana cümlede would yerine should da kullanılabilir:
If you would lend me $ 5 until Friday, I should be grateful.Cumaya kadar bana 5 dolar borç verirsen memnun olurum.
If it wasn’t/weren’t for…
If it wasn’t/weren’t for his wife’s money, he’d never be a director.
Eşinin parası olmasa asla müdür olamazdı.


Type III
Geçmişte gerçekleşmemiş, olmuş bitmiş durumları anlatmada kullanılır. Koşul cümleciği the past perfect tense ya da the past perfect continuous tense ile kurulurken, ana cümle would have+past participle olarak kurulur. Would yerine could, should, might gibi sözcükler de kullanılabilir:
If you had studied properly you would have passed your exam.Doğru dürüst çalışsaydın/çalışmış olsaydın, sınavını geçerdin.
Yukarıdaki örnekte, kişi iyi çalışmamış ve bunun sonucu olarak sınavdan geçememiştir. Yani iş işten geçmiştir.
If they’d started earlier, they would have arrived in time.Daha önce çıksalardı zamanında yetişirlerdi.
If you had been listening to me, you would have understood what I was trying to say.Beni dinliyor olsaydın ne demeye çalıştığımı anlardın.
If it hadn’t been for…
If it hadn’t been for your help, I don’t know what I’d have done.
Yardımın olmasaydı ne yapardım bilmiyorum.


Type IV
Bu tür koşul cümlelerinde cümlenin her iki tarafı da the simple past tense yapılır. Burada if’in anlamı çoğunlukla when gibidir:
If he didn’t come to school yesterday, he was probably ill.
Dün okula gelmediyse, muhtemelen hasta oldu.

If Tom hurried, he caught the train.Tom acele ettiyse treni yakalamıştır.
If the students were successful, the teacher was happy.Öğrenciler başarılı olduğunda öğretmen mutlu oluyordu./Öğrenciler başarılı olduysa öğretmen mutlu olmuştur.
If I was tired, I went to bed early.Yorulduysam erken yatmışımdır.
Koşul Cümleciklerinin Diğer Türleri
Mixed type
Eğer cümlenin öznesi, geçmişte yapılmamış ya da gerçekleşmemiş bir işten dolayı şu anda etkileniyorsa bu tür kullanılır. Örneğin iki cümle düşünelim:
1. Douglas didn’t phone me.Douglas beni aramadı.
2. I am upset.Canım sıkıldı.
Birinci cümle, geçmişte yapılmamış bir fiili; ikinci cümle ise, bunun sonucu olarak kişinin şu anki durumunu anlatmaktadır. Dolayısıyla bu tür koşul cümleleri, diğer koşul cümlelerinden farklıdır. Koşul cümleciği the past perfect tense olurken ana cümle would olur:
If Douglas had phoned me, I wouldn’t be upset now.Douglas beni aramış olsaydı şu anda canım sıkılmazdı.
If I had eaten lunch, I wouldn’t be hungry now.Öğle yemeği yemiş olsaydım şimdi acıkmazdım.
If my grandmother had taken the right bus, she wouldn’t be lost now.Büyükannem doğru otobüse binmiş olsaydı şimdi kaybolmuş olmazdı.
Bunun tersi devrik cümleler de mümkündür:
If Tom were your real friend, he would have helped you yesterday.
Tom senin gerçek arkadaşın olsa, sana dün yardım ederdi.

If the house weren’t far from the city centre, it would have been sold.
Ev şehir merkezinden uzak olmasa, satılmış olurdu.

Devrik (inverted) koşul cümlecikleri
Özellikle yazı dilinde devrik koşul cümlesi kullanmak oldukça yaygındır. Cümlenin kuruluş biçimi farklıdır.If kullanılmaz ve onun yerine cümle soru gibi kurulur:
Were I in your place, I wouldn’t go there. (If I were in your place …)Yerinde olsam oraya gitmezdim.
Should you see him, please tell him to see me. (If you should see him …)Onu görürsen lütfen beni görmesini söyle.
Had the programme been good, I would have watched it. (If the programme had been good …)Program iyi olsaydı seyrederdim.
Olumsuz cümlelerde kaynaştırma yapılmaz:
Had we not changed our reservations, we should all have been killed in the crash. (Hadn’t we changeddenmez.)
If gibi kullanılan diğer yapılar:
Supposing you fell in love with your boss, what would you do?
Varsay ki patronuna âşık oldun, ne yapardın?/Patronuna âşık olsan ne yapardın?

You can borrow my bike providing/provided you bring it back.
Geri getirmen şartıyla bisikletimi alabilirsin./Geri getirirsen bisikletimi alabilirsin.

I’ll give you the day off on condition that you work on Saturday morning.
Cumartesi sabahı çalışman şartıyla bugün sana izin veririm./Cumartesi sabahı çalışırsan bugün sana izin veririm.

You’re welcome to say with us as/so long as you share the expenses.
Masraflara katıldığın sürece bizimle kalabilirsin./Masraflara katılırsan bizimle kalabilirsin.

In the event (that) the plane arrived late, we would miss all our appointments.
Uçağın geç gelmesi durumunda tüm randevularımıza geç kalırız./Uçak geç gelse tüm randevularımıza geç kalırız.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder