19 Eylül 2013 Perşembe

KPDS/YDS/ÜDS de En çok Çıkmış Phrasal Verbler-3

KPDS/YDS/ÜDS de En çok Çıkmış Phrasal Verbler-3

KPDS, YDS, ÜDS de En Çok Çıkmış Phrasal Verbs'ler-3


Phrasal VerbKaç Kez SorulduğuAnlamı
21account for5açıklamak(clarify), hesabını vermek, bütünün parçasını oluşturmak
22break into5zorla soygun amacıyla girmek, lafa patavatsızca girmek ( brugle)
23come across5karşı karşıya gelmek ( encounter, bump into, run into )
24come up with5çözüm, fikir, alternatif sunmak ( suggest )
25get off5araçtan inmek ( disembark )
26keep up5devam etmek, e ayak uydurmak.
27keep up with5e ayak uydurmak ( catch up with, keep pace with )
28put down5(isyan vb.) bastırmak, yere koymak, yazmak
29put through5( telefon ) bağlamak
30settle down5yerleşmek, durulmak, uslanmak ( mature, ripen )

KPDS/YDS/ÜDS de En çok Çıkmış Phrasal Verbler-2

KPDS/YDS/ÜDS de En çok Çıkmış Phrasal Verbler

KPDS, YDS, ÜDS de En Çok Çıkmış Phrasal Verbs'ler-2

Phrasal VerbKaç Kez SorulduğuAnlamı
11put out7söndürmek ( extinguish )
12set out7yola çıkmak ( set off )
13set up7kurmak ( establish )
14take up7(zaman) almak, (yer) kaplamak, başlamak
15bring about6sebep olmak ( cause )
16bring up6(çocuk) büyütmek ( raise ), gündeme getirmek
17carry out6gerçekleştirmek, yapmak ( fulfill, perform )
18give up6bırakmak, vazgeçmek, pes etmek ( quit, renounce )
19hold up6geciktirmek ( delay ), engellemek
20turn down6reddetmek ( refuse, reject ), sesini kısmak.

KPDS/YDS/ÜDS de En çok Çıkmış Phrasal Verbsler-1

KPDS/YDS/ÜDS de En çok Çıkmış Phrasal Verbsler-1

Phrasal Verbs Yds, Kpds, Üds tarzı sınavlarda sıkça karşılaşılan yapılardır. Aşağıdaki listede sınavlarda çıkmış Phrasal Verbler ve kaç kez soruldukları vardır.

KPDS, YDS, ÜDS de En Çok Çıkmış Phrasal Verbsler-1



Phrasal VerbKaç Kez SorulduğuAnlamı
1make up18oluşturmak(account for), uydurmak(fabricate), telafi etmek
2put off14ertelemek(postpone, adjourn, delay, defer, hold off, suspend)
3find out13öğrenmek, bulmak (learn, identify, uncover, reveal)
4make out13bir şeyi/birini anlayabilmek/işitebilmek/görebilmek (recognize)
5put up with13tahammül etmek ( tolerate, endure, withstand)
6make up for10telafi etmek ( compensate for)
7take over10ele geçirmek, yönetimi/kontrolü eline geçirmek ( seize)
8break down8bozulmak, parçlanmak ( fall apart )
9pull through8iyileşmek, (get over, recover from)
10deal with7ile baş etmek ( cope with ), ile ilgilenmek

Apart from & in addition to & as well as & besides Kullanımı

Apart from & in addition to & as well as & besides Kullanımı

Bu 4 yapı da "ek olarak, ilaveten" anlamına gelmektedir. Ek bilgi vermek için kullanılırlar. Ana cümle ile paralel yapıdalardır.

Örnekler;

In addition to short stories, he read novels. (kısa hikayelerin yanı sıra, o romanlarıa okur.)

Apart from its wonderful kitchen, the house has a lot of useful rooms. ( Muhteşem mutfağı dışında, ev bir çok kullanışlı oday sahip.)

She’s got a goat, as well as five cats and three dogs. (Beş kedisi ve üç köpeğinin yanı sıra bir de keçisi var.)

Besides physics, we have to study chemistry and mathematics. (Fiziğin yanı sıra, kimya ve matematiğe de çalışmalıyız.)

in order to & so as to Kullanımı

Yeni sitemiz>> www.sinavingilizce.com

in order to & so as to Kalıpları Kullanımı

Bir eylemi yapma amacı için kullanılır. İkisi de "mek amacıyla", "mek için" anlamındadır.

Örnek: He goes to work by bus in order to/so as to save money.
Anlamı: Tasarruf etmek için işe otobüsle gidiyor.

bu iki bağlç daha kısa olarak "to" şeklinde de kullanılmaktadır ve herhangi bir anlam değişikliği olmamaktadır.


Örnek: to succeed, your desire for success should be greater than your fear of failure.
Anlamı: başarılı olmak için, başarıaya olan arzun,isteğin başarısızlık korkundan daha fazla olmalıdır.

aynı şekilde bu cümle şöyle de olabilir;

in order to succeed, your desire for success should be greater than your fear of failure. veya
so as to succeed, your desire for success should be greater than your fear of failure.


18 Eylül 2013 Çarşamba

once kullanımı

Once kullanımı

Once birde fazla anlamda kullanılmaktadır.

En çok bilinen anlamı as soon as ile ynı anlmda olan olur olmaz anlamındadır. Başka bir deyişle after(sonra) anlamındadır diyebiliriz.

Örnek:
We can start once he arrives.
Anlamı: Gelir gelmez başlayabiliriz. (O geldikten sonra başlayabilir anlamına gelir.)

Once ın bir diğer anlamı da bir kezdir.

Örnek:

Once I make make up my mind, nothing can stop me.
Anlamı: Bir kez kararımı verdim mi beni hiçbir şey durduramaz.

Bir diğer anlamı da bir zamanlar.


2010 Kpds onbahar Çıkmış Soru;

Much of the immune system's machinery is geared towards killing or eliminating invading microbes ...... they have been recognized.

A) once
B) although
C) even if
D) in case
E) whereby

Cevap: A

Çözüm: Burada once ır mez anlamında yani after anlamında kullanılmıştır.
Çeviri: Bir çok bağışıklık sistemi mekanizması mikrop saldırılarını tanımlar tanımlamaz öldürmeye veya ortadan kaldırmaya donanımlıdırlar.

both and kalıbı

both ... and Kalıbı

Paralel yapıları birbirine bağlar.
Hem ... hemde ... anlamına gelmektedir.
Kesinlikle iki cümleyi bağlamaz.
Aynı işlevde olan yapıları bağlar. Yani isim ise isim, sıfat ise sıfat şeklindedir.

Örnekler;

Both Ali and Ayşe were very sad when they left the city.
Anlamı: Şehirden ayrıldıklarında hem Sue, hem de Mary üzgündü.

She’s both pretty and clever.
Anlamı: Hem güzel hem de akıllıdır.

Kpds, Üds ve Yds de çıkmış benzer soru yapıları;

2003 Kasım Kpds Çeviri Sorusu;
Amnesty International says that Iraqis have made many - so far mostly unsubstantiated - charges of abuse against both British and American soldiers.

Çeviri: Uluslararası af örgütü Iraklıların hem İngiliz hem de Amerikan askerlerine karşı bugüne kadar çoğu kanıtlanmamış pek çok suistimal suçlamasında bulunduklarını söylemektedir.

2006 Üds Sosyal Bilimler Ekim Cümle Tamamlama Sorusu;
He was well-read in both Latin and Greek, and excelled in swimming and boxing.

Çevirisi: O hem Latince ve Yunancayı iyi okurdu, hem de yüzme ve boks konusunda iyiydi.

Not: both and yapısı direk soru olarak ya da cümlelerin içinde kullanılmış şekli ile Kpds ve Üds de karşımıza çıkmıştır ve Yds'de de sık sık kullanılmaktadır.

so that ve such that yapıları

so ... that ve such ... that Yapıları

so ... that Yapısı

so + adjective(sıfat) / Adverbs(zarf) + that yapısı şeklinde kullanılır ve that'den sonra tam cümle gelmesi gerekmektedir.

Örnek;

Those kids were so naughty that their mother couldn't stop them.

Çocuklar o kadar yaramazdılar ki(so that) anneleri onları durduramıyordu. that sonrası tam cümle geldiği  ve so .... that arası sıfat(naughty) geldiği görülmektedir.

Benzer örnekler;

Mary is so beautiful that every man likes her.
Anlamı:Mary öyle güzel ki her erkek ondan hoşlanır.

I am so tired that I cannot explain now.
Anlamı: Öyle yorgunum ki şu an açıklayamayacağım.

such ... that Yapısı

such + adjective(sıfat) + noun(isim) + that yapısı şeklindedir. such ... that için illaki isim yapısı gelmesi gerekmektedir.


It was such good food that I wanted to have another plate. (burada sıfat(good) + isim(food) gelmiştir.)

O kadar güzel bir yemekti ki bir tabak daha istedim.

Benzer Örnekler;

They were such naughty kids that their mother couldn't stop them.
Anlamı: O kadar haylaz çocuklardı ki anneleri onları durduramadı. (Görüldüğü üzere haylaz çocuk(naughty kids) yapısı sıfat + isimdir ve that sonrası yine tam cümle gelmiştir.)














2013 YDS Kelime Çalışmaları



KelimeAnlamı
absenceyokluk
accomplishbaşarmak
afflictacı vermek
allianceittifak, anlaşma
alterdeğiştirmek
arableekilebilir, tarıma elverişli
array ofbir dizi …
attendantgörevli
bareyalın, sade, çıplak
bargaininggörüşme, pazarlık
broadgeniş
boundarysınır
chiefbaş, ana, en önemli
collectiveortak
combatmücadele etmek
cultivationekip biçme, toprağı işleme
defeatyenmek, engellemek
definetanımlamak, belirlemek
delightzevk / hoşnut etmek
depictiontanımlama
depletetüketmek
diminishazaltmak, azaltmak
disputetartışma, münakaşa
distinguishayırt etmek
diversityçeşitlilik, farklılık
endeavourçalışmak, çabalamak
enquiryaraştırma, soruşturma
exposegöstermek, ortaya çıkarmak
exposed tomaruz kalmak
fatigueyorgunluk
feedbeslemek
funeralcenaze
generositycömertlik
genuinelygerçekten
graduallyyavaş yavaş, dereceli olarak
graintahıl
imprecisekesin olmayan
investing inyatırım yapmak
legislateyasamak, kanun yapmak
leisureboş vakit
livestockçiftlik hayvanları
loyaltybağlılık, vefa
miserablesefil, çaresiz
miserymutsuzluk, sefalet
mutualkarşılıklı
occupationalmeslekle ilgili
occupyişgal etmek
privilegeayrıcalık, imtiyaz
reinforcetakviye etmek, desteklemek
shelterbarınak, sığınak
slendernessnarinlik, incelik
slopeeğim, eğimli olmak
splendidgörkemli ,muhteşem
starveaçlık çekmek
strikeetkilemek, çarpmak
subsideazalmak, dinmek
synonymouseşanlamlı
the formerönceki
the lattersonraki, ikinci
tremendousçok büyük, muazzam
undergouğramak, katlanmak
unifybirleştirmek
unsuiteduygun olmayan, elverişsiz
vanitykibir, gurur
wipe outyok etmek, silip süpürmek