17 Eylül 2012 Pazartesi

İngilizce'de Etken ve Edilgen Çatı


İngilizce'de Etken ve Edilgen Çatı
ACTIVE – PASSIVE : Etken – Edilgen anlamındadır. Bir cümlenin Active kullanımında yüklemi yapan bellidir ve buna özne denir. Yine burada nesne yükleme maruz kalıyor. Passive kullanımında ise özne yüklemden etkileniyor.
İngilizce'de Etken Edilgen Çatı Sesler Cümleler. English ACTIVE PASSIVE VOICES. Dersi Dersleri. Nedir Nelerdir Nasıl Yapılır Kullanılır Kullanımı Kullanılışı. Örnekleri Örnek Cümleler.
Daha önceki derslerimizden öznenin cümlede çekilmiş fiilden önce geldiğini, bu pozisyonda kullanılan pronouns’ların da “Subject Ppronouns” olduklarını biliyoruz.Bir cümlede nesnenin de çekilmiş fiilden sonra geldiğini, bu pozisyonda kullanılan pronouns’ların da “Object Pronouns” olduklarını biliyoruz. Passive formları iyi bilmek için “Subject ve Object Pronouns” lara hakim olmak gerekir.
Active: I saw him. (Ben onu gördüm.)
Passive: He was seen by me. (O benim tarafımdan görüldü.)
Örnekten de görülebileceği gibi active bir cümlenin nesnesi pasif cümlenin öznesi konumuna geçiyor. Burada nesne durumları hakkında bazı bilgiler vermek gerekiyor. Bazı fiiller yüklem olduklarında nesne alırlar. Böyle fiillere“geçişli fiiller” denir. Nesne almayan fiillere de “geçişsiz fiiller” denir. Geçişsiz fiillerin olduğu cümlelerde yükleme maruz kalmayan bir nesne olmadığı için dolayısıyla böyle cümlelerin passive formu da yoktur.
Active Infinitive Passive Infinitive
To speak To be spoken
To write To be written
To give up To be given up
Active Infinitive’in Passive formu % 99 yukarıdaki gibidir. “Get ve Become” nin de kullanıldığı Passive form vardır. Bunu da daha sonra öğreneceğiz.
İnglizce’de bütün active zaman ve modalların passive formu vardır. Bunları tek tek öğrenmek yerine yapı olarak sistemlerinin nasıl çalıştığını ve en önemlilerini öğreneceğiz. Bunları iyi bir şekilde öğrendikten sonra diğerlerini de çok iyi çalışmak gerekir.
Active’i Passive’e çevirirken sadece yardımcı fiil üzerinde değişiklik yapılır. Temel fiil de V3 şeklinde yazılır. “to write to be written” gibi.
S. Present: He writes a letter. A letter is written by him.(Bir mektup onun tarafından yazılır)
S. Past: He wrote a letter. A letter was written by him. (...........yazıldı.)
S.Future: He will write a letter. A letter will be written by him.(................yazılacak.)
Pr. Perfect: He have written a letter. A letter has been written by him.(............yazılmış.)
Past Perfect: He had written a letter. A letter had been written by him.(............yazılmıştı.)
Passive form oluşturulurken “be + V3” kullanılıyordu. Bunların en önemlileri yukarda verilen beş örnekteki zamanlar ile uygulamasıdır. Bunlara çok iyi hakim olunmalıdır. Diğerleri de öğrenilse iyi olur.
Present Cont.: He is writting a letter. A letter is beingn written by him.(..............yazılıyor.)
Past Cont: He was writting a letter. A letter was being written by him.(.............yazılıyordu.)
Future Cont.: He will be writting a letter. A letter will be beingn written by him.(.............yazılıyor olacak.)
Present Perfect Cont.: He has been waiting a letter. A letter has been beingn written by him.(........yazılmaktadır.)
Past Perfect Cont.: He had been waiting a letter. A letter had been beingn written by him.(........yazılmaktaydı.)
Future Perfect Cont.: He will have been waiting a letter. A letter will have been beingn written by him.(........yazılmakta olacak.)
Burada önemli olan bir cümledeki pasifliği görüp, onu yorumlayabilmektir.eğer “be” fiilinden sonra V3 varsa bu cümle pasif bir cümledir diyoruz. Başka bir değişle, “be” fiilinden sonraki temel fiil “ing” almamışsa bu cümle pasif bir cümledir diyoruz. Çünkü Inglizce’de “be” fiilinden sonra ya “ing”li bir fiil veya V3’lü bir fiil geli . bu iki kullanım birbirinin alternatifidir.
He is known by everyone in the area. (O bölgedeki herkes tarafından tanınır veya tanınıyor.)
He was found guilty by the jury. (O jui tarafından suçlu bulundu.)
Guilty: suçlu
Over the last months, this book has been sold very well. (Geçen aylarda bu kitap çok iyi satılmış.)
Not: “over”ın kullanımını hatırlayınız.
The robbers had been followed by the police. (Soyguncular polis tarafından takip edildi.)
He will be appointed as the new chairman. (Yeni bir başkan olarak atanacak.)
As: gibi, olarak,...çok değişik anlamları vardır. “gibi” anlamında edat olarak kullanılabilmesi için sonrasında bir edat olmalıdır.
Iki Nesneli Cümlelerde Passive Form
Bu durumda nesnelerden biri “indirect object” diğeri “Direct object”tir. Iki nesneli bir cümle, nesnelerden her biri özne yapılarak iki farklı şekilde Passive formu yazılabilir. Bu tür cümlelerde kullanılan fiiller şunlardır:
Bring: getirmek Promise: söz vermek
Give: vermek Refuse: red etmek
Leave: ayrılmak Send: öndermek
Lend: ödünç vermek Show: göstermek
Order: emretmek Tell: söylemek
Pay: demek
I gave him book. (Ona bir kitap verdim.)
Yukarıdaki cümlenin iki nesnesi vardır. Indirect object = him, Direct object = book’ tur. Bu durumda aynı anlamda olan iki farklı passive şekli vardır.
He was given a book by me. (O’na bir kitap benim tarafımdan verildi.)
A book was given to him by me. (Bir kitap ona benim tarafımdan verildi.)
Yukarıdaki cümle için şuna dikkat çekmek gerekir: Iki nesneli cümlelerde passive formu yazarken “yalın object” başa alındığında “indirect object”ten önce “to” yazılır.
Passive Infinitive veya Passive gerund şeklinde de Passive formlar vardır. Örneğin;
Active: I want to see. (Ben görmek istiyorum.) Passive: I want to be seen (Ben görülmek istiyorum.)
Not: Infinitive konusundan hatırlayınız. He is afraid of being killed (O öldürülmekten korkar.)
Not: Her fiilin “Passive gerund” hali “being + V3” şeklindedir.
Not: Yukarıdaki cümlede, neden Passive infinitive değilde Passive gerund kullanıldı diye bir soru akla gelebilir. Bu durumda “Gerund ve Infinitive”lerin kullanımı düşünülmelidir. Bir edattan sonra eğer çekilmemiş bir fiil varsa bu mutlaka gerund olacaktır diye gerund kullanımının birinci maddesini hatırlayınız. (Passive gerund’lar da gerund’lar gibi kullanılırlar.) Bu şekilde önce öğrendiğimiz kurallar bazen sonraki derslerimizde geçebiliyor. Bu yapılar geçtiğinde dikkat çekilmelidir.
They consider being employed. (Onlar istihdam edilmeyi düşünüyorlar.)
Not: “consider”ın sonrasında “gerund” istediğini hatırlayınız. Employ: istihdam etmek, çalıştırmak.
CAUSATIVE : Ettirgenlik kipidir. Inglizce dışında diğer dillerde yapısı basittir ama Inglizcede biraz karmaşıktır. Ettirgenlik, “bir eylemi başkasına yaptırmak demektir.” Türkçe’de bu “tir” eki ile sağlanır, ayrı bir fiil yapısı yoktur.“kestirdim, diktirdim, sildirdim...” gibi.
Inglizcede ise “Have, Make, Get “ olmak üzere ettirgenliği sağlayan üç fiil vardır. Bu fiiller, modallar gibi çalışarak belli bir kurala göre temel fiillerden önce yazılarak ettirgenlik sağlamış olurlar. Ettirgenlik, “bir eylemi başkasına yaptırmaktır” demiştik. Peki, birine yaptırılacak eylem para ile yaptırılabilir, rica ile yaptırılabilir, zorla yaptırılabilir. Türkçe’de bunu sağlayan artı bir ek veya fiil yoktur. Cümlenin anlamına göre rica ile mi, zorla mı veya para ile mi yaptırıldığı anlaşılır.
Inglizce’de ise bu nüans farkının kullanımı, bazı istisnalar hariç şöyledir:
Have: Birine rica ile bir şey yaptırmak.
Make: Birine zor ile bir şey yaptırmak
Get: Birine para ile bir şey yaptırmak
Bu ayrıntı KPDS sınavı için önemli değildir. Sınavda böyle bir ayırıma dayalı soru gelmez.
Başkasına bir eylemi yaptırırken bu eyleme maruz kalan bir nesne vardır. Örneğin “arabamı tamir ettirdim” derken, yaptırdığınız tamir etme eylemine maruz kalan “araba”dır. Bu nesneyi herhangi bir nesne olarakSomething ile gösterirsek;
Have
Make + Sth + V3
Get
Causative’in Inglizce’deki bu yapısında, yaptırılan eylemin kime yaptırıldığı belli değildir. Örneğin, “Saçımı kestirdim” dediğinizde, saç kesme eylemini kimin yaptığı belli değildir. Işte Inglizce’de yukarıdaki kullanım böyledir.
have my hair cut. (Ben saçımı kestiririm)
Sth V3
had my hair cut. (......kestirdim.)
Men have their ears pierced. (Erkekler kulaklarını deldirirler.)
will have my hair cut. (......kestireceğim.)
have had my hair cut. (......kestirmişim.)
had had my hair cut. (......kestirmiştim.)
am having my hair cut. (......kestiriyorum.)
was having my hair cut. (......kestiriyordum.)
will have had my house repaired. (.........tamir ettirmiş olacağaım.)
You could got your tyres changed. (Tekerleklerinizi değiştirebilirdiniz.)
He will have the patient operated. (O hastayı ameliyat ettirecek.)
We can not make our voice heard. (Sesimizi duyuramıyoruz.)
NOT: Görüldüğü gibi “Causative” yapısı tüm zamanlar için uygulanabilir. Ayrıca tüm modallar için de uygulanabilir. Çalışırken, bu yapıyı tüm modal ve zamanlara uygulayarak çalışmak daha verimli olacaktır.
must have my hair cut. (......kestirmeliyim.)
can have my hair cut. (......kestirebilirim.)
Not: Sınavda veya okurken “Causative” yapısını görebilmek önemlidir. Eğer “have, make, get”ten sonra bir nesne var ve sonrasında V3 varsa bu “Causative”dir diyoruz.
He got his car repaired. (O arabasını tamir ettirdi.)
He had got his car repeared. (...........tamir ettirmişti.)
We shall get room cleaned. (Odayı temizleteceğiz.)
My father had his eyes examined. (Babam gözlerini kontrol ettirdi.)
We had had a pool built in our garden. (Bahçemizde bir havuz inşa ettirmiştik.)
The teacher will have a composition written. (Öğretmen bir kompozisyon yazdıracak.)
Neden V3 Kullanılmaktadır?????
“Causative” yapısını ezbere değil de mantığını kavramak şeklinde öğrenmek açısından bu soruyu cevaplamak çok önemlidir.
“................a composition written.” derken yazma eylemini “a composition”yapmıyor; buna maruz kalıyor, etkileniyor. Örnek olarak yukarıda verilen diğer cümlelerin de mantığı böyledir. Yani “Causative” kullanımında nesne zamiri konumundaki sözcük, sonrasındaki eylemi yapmıyor, ona maruz kalıyorsa, bu eylem V3 olma durumundadır. Bu özelliklerden dolayı ettirgenliğin bu şekildeki kullanımına “Passive Causative” denir. Ama bu tartışma konusudur. Asıl “Passive Causative” yapısı bu değildir. Daha sonra bize anlatılacaktır.
Peki V3 yarine V1 kullanılırsa ne anlama gelir? Eğer “Causative” yapıda nesne zamirinden sonra V1 kullanılırsa nesne zamirinin V1’ i gerçekleştirdiği anlamına gelir ki bu da aktiflik durumu olduğu için ettirgenliğin bu yapısına da”Active Causative” denir. Formülsel olarak bunu ifade edecek olursak:
Have
Make +So+ V1 +Sth şeklinde olur.
Get
Not :Bu kullanımda Get, “to” ile birlikte kullanılır. Yani Get bu kullanımda fiili “Full Infinitive” olarak ister.
had a doctor test my eyes. (Gözlerimi bir doktora kontrol ettirdim.)
We could have had him translate our article. (Makalemizi ona çevirtebilirdik.)
We could have had our article. translated (Makalemizi çevirtebilirdik.)
***Not: Son cümlede passive’lik olduğu için cümle sonuna “by him” gibi bir ifade ekliyebiliriz.
got a mechanic to repaire my car. (Arabamı bir motorcuya tamir ettirdim.)
Not: Get’in bu kullanımda “to” ile birlikte kullanıldığına dikkat ediniz.
They must have gotten their roof repaired. (Evlerinin çatısını tamir ettirmiş olmalılar.)
We should get a repairman to fix the plug. (Prizi bir tamirciye tamir ettirmemiz gerekir.)
Fix: tamir etmek, saptamak, düzenlemek
Mechanic: tamirci, teknisyen, motorcu.
Plug: priz
They had to get a mechanic to test the motor. (Onların motoru bir tamirciye kontrol ettirmeleri gerekir.)
Not: Önemli olan okurken veya soru çözerken “Causative” yapısını görmektir.
You can not make me tell the secret. (Bana sırları söyletemezsiniz.)
We had our baby vaccinated. (Çocuğu aşılattık.)
Vaccinate: aşılamak
Their family had to have the patient operated. (Ailesinin hastayı ameliyat ettirmesi gerekti.)
You must have your tooth filled. (Dişlerinizi doldurtmalısınız.)
They had to have someone mend their roof. (Evlerinin çatısını birine tamir etirmek zorunda kaldılar.)
Not: V1 ve V3 kullanımı, öncesindeki nesne “bunlara maruz mu kalıyor yoksa bunları yapan mıdır?” ayırımına göre yazılır. V1 kullanımında, öncesindeki nesne V1’ i gerçekleştiriyor demektir. V3’ te ise öncesindeki nesne V3’ e maruz kalıyor demektir. Ayırım bu mantık ile yapılır. Formülsel olarak ezberlemekten ziyade mantığını kavramak daha iyidir. Çünkü formüle uymayan bazı istisnalar da vardır.

13 Eylül 2012 Perşembe

As ve Like Kullanımları ve Aralarındaki Farklar



a)Like, "similar to, for example, the same as" anlamını veren bir preposition'dır. Bu
nedenle kendinden sonra bir isim, zamir ya da gerund gelebilir.

She is very beautiful indeed, like an angel, (melek gibi]
Work hard like your father. (Baban gibi)
This bed is too tough. Sleeping in it is tike sleeping on the floor.
(Bu yatakta yatmak yerde yatmak gibi.)
Do you have any other books like this? (Bunun gibi başka kitapların var mı?)
My son wants to be a teacher like me. (Benim gibi)
Like'dan sonra gerund'ı, like someone/something doing biçiminde de kullanabiliriz.
We heard a loud noise last night. It sounded like a bomb exploding. (Bomba patlaması gibi geldi.)
- Do you hear a noise in the kitchen?
- Yes, it sounds like the tap dripping.
Like'ın bu "gibi" anlamını as ile de verebiliriz. Ancak as'den sonra subject + verb kullanılır.
Work hard like your father, (baban gibi...)
Work hard as your father does, (babanın yaptığı gibi...)
My son wants to be a teacher like me/as I am.
Try to do it like this/as I show you.
b) As + subject + verb kalıbı farklı anlamlarda da kullanılabilir.
She passed the exam with a high grade, as we expected. (We were expecting this already.)
As we all know, we'll face terrible conditions on this expedition. (Hepimizin bildiği gibi,...)
She did exactly as she was told. (She did what she was told.) (Aynen kendisine söylendiği gibi yaptı.)
As I said before (daha önce söylediğim gibi), as we stated before (daha önce belirttiğimiz gibi], as (Is) known (bilindiği gibi), as (was) expected (beklenildiği gibi), ete. bu şekilde yaygın olarak kullanılan ifadelerdir.
Passive ifadeleri kısaltarak as + past participle ya da as + verb be + past participle biçiminde kullanabiliriz.
As is known very well = As known very well (çok iyi bilindiği gibi)
As was mentioned before = as mentioned before (daha önce değinildiği gibi)
As has been illustrated above = As illustrated above
(yakandaki örnekte görüldüğü gibi)
c) As'den sonra bir isim kullanılabilir: as an accountant, as a study, as a hospital, etc.
Bu kullanımıyla as " olarak' anlamına gelir ve bir benzetme yapmaz, gerçek
durumu yansıtır.

He works as an accountant in a big firm. (Büyük bir şirkette muhasebeci olarak çalışıyor.)
She has been working as a teacher for nearly ten years.
The news that she had passed the exam came as a great surprise to me. (It really was a surprise.)
I've always regarded you as my closest friend.
(Seni her zaman en yakın arkadaşım olarak görmüşümdür.)

Like + a noun ile as + a noun arasındaki farkı şu örneklerde inceleyelim:
As your mother, I want you to be successful. LUce your mother, I want you to be successful.
Bu cümlelerden birincisinde "as your mother", "Ben senin annenim ve annen olarak "
anlamına gelmektedir. İkincisinde ise "ilke your mother ", "Annen senin başarılı olmanı
istiyor. Annen gibi, ben de senin başardı olmanı istiyorum." anlamım verir.

Yesterday, my son invited his classmates to our house to study together, and our living room was like a classroom, (...sınıf gibfl (Oturma odası aslında sınıf olmadı. Sadece sınıfa benzedi.)
When there were more students than they had expected, they used the
teachers' room as a classroom, (...sınıf olarak]
(Öğretmenler odası sınıfa dönüştürüldü ve gerçekten sınıf amacıyla kullanıldı.)